Tempus fugit et nos fugimus in illus


Sanırım en çok bilmediğimiz dolanıyor aklımızda. Hayal gücümüzün sınırları kadar büyütüyoruz. Bizi boğuyor sonra bazı. Ne gerek? Makine değiliz elbet. İnsanız. Gereklilik kipleriyle yaşayamayız. En kötü ya da en iyi halleriyle değil de, bütünüyle hatırlarsak "o şey"i ya da "leri".
Erdemlere bel bağlamadan; herşey doğru olabilir, yanlış da olur/olabilir bunu bilerek-bilmeyerek söylüyorum. Ne diyorum? Nazım'ın şiiri var ya "sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?" Değil. Böyledir bazen. Var olmaya can atmadan keyfine bakmak. Olabildiğince, olduğunca... Başa çıkabilmek için önce kabullenebilmek, kendine dışarıdan bakabilmek gerek sanırım. Sonra diyorum işte buna gücün var mı? Gücüm varsa tekar soruyorum, buna gerek var mı?

Kendini tanrı ilan et, yeni yasalar koy, Hieratosyonlar yaptır, şölenler düzenlenmesini emret. İki bin yıl sonra insanlar hayran kalsın sana -ya da hümanizmana, ya da her ne boksa. Kommagene kralı Antiokhos I ol. Kendine Theos sıfatı ver. Oğlun Mithadates II bile kullanmasın bu sıfatı. İşte!..
Konuşan steller kalır bir kısım insanın ardından. Görmüşsündür, belki önünden geçip gittin. Dinle bak ne der; "Some say that the spirits of the dead, after great tribulations in life, fly into wide heaven. This is only myth, because all that you bring (to burn) as supplies is a useless fire! But when the stale speaks, it silently reveals who I was..." 34 yaşında istemeden yeraltı dünyasının kapısına bırakılan Romana dile geldi. Neden İngilizce yazdım? Hepimiz papağanız ya ondan.

Biliyorum, yineliyorum "hayat çok boktan". Yaşamak buna istinaden. Ama elma beni seviyor diye onu sevmem gerekmez ya, en azından bugün...

Maske ölmek isteğidir sevgilim gerisingeriye dönen etiket
bak gökyüzünde takma bulutlar
ümitlerini yükseğe ayarla
ve bataklık halılarında dinlen
ey kutsal beden
sana da gelecek sıra
pilindeki kuraklık yetmiyor değil mi
hatıranın yüksek gerilimine
başkalarının bantlarında batıp çıkıyor sesin
kağıttan intihar kuleleri
eteklerinde dipnotlarıyla devrildi tek tek
bilgisayarının depoladığı vahşetten çıkış alıyor
yeni bir maskenin formülleri
granite dönüşsün diye iskelet iskelet ve etiket
Doğru, kolay silinebilir bir muşambadır seks
ateşten geçirir karton filmleri
bazukalar altında kadife gece
leoparlar öldü sevgilim, parslar, jaguarlar
çölü olmayan bedeviler, platoların yeni aynalar
tinerle sil maskeni, ekrandaki görüntünü ayarla
volümünü kıs kalbinin, dahili hatta seni arıyorlar
/Murathan Mungan -(Haziran 1991,Ludwighafen)

Hiç yorum yok: