11.07.1995 Srebrenitsa

"... Ardından, parmağıma iyice gömülmüş olan alyansımı çıkarmak istiyorum. Çıkmıyor. Alyansla Çetniklerin eline düşmek istemem. Alyansımı almak için parmağımı kesmeye kalkarlar. Alyansımı çıkarabilmek için aklıma gelen her türlü yöntemi deniyorum. Olmuyor. Oysa o kadar da zayıfım ki... Kuru bir dal gibiyim. İskeletim bedenimden çıkıp bana dışarıdan bakabilse sarkan derilerimin görüntüsünden ürkebilirdi.
Umarım ölüm bu alyansın altına gizlenmemiştir. Bu yüzük gelinimin, benim, ihanetin ve güvenin sembolüydü.
Herkesin hayatı, bir alyansın altında saklı olabilir. Bu yüzük, hiç evlenemediğim, mazideki genç kız, Tenzile Mühürdar'ın yüzüğü.
...
Horozların sesi kesildi.
İlk zamanlar hep bir ağızdan öterlerdi. Şimdi ise sadece birinin sesini işittim. Diğerleri bu sese eşlik etmiyorlar. Daha sonraları onları hiç duymadım.
Her zaman ilkler vardır. Horozlar da gecenin karanlığının bitişinin habercisiydiler. Horozların ötüşünden sonra, saatlerin yelkovanları yer değiştirirdi. Bu gece ses yok.
Sağır zamanların, sağır sürecini yaşıyoruz. Acaba hava aydınlanacak mı?
Tarihe geçen bu şehrin dördüncü ve son ölümünün başlangıcı böyle mi olacak?
Srebrenitsa, tüm zamanlarda bu şekilde mi ölmüştü?"



İsnam Taljic / The Story of Srebrenica

1 yorum:

Anıl dedi ki...

Mavi Kelebeğin İzinde adlı bir belgesel vardı bu katliamı konu alan. Yeniden izledikten sonra bu yazıyı görmek garip hissettirdi biraz.